BÖLÜM 10 -SON-

Sevdiğiniz insanın öldüğünü görmek ve bu ölümün belki de kendi elinizden olduğunu düşünsenize, çok tehlikeli bir delirme noktasıdır. Kendi başınıza geldiğini düşünmek bile istemediğinizi biliyorum. Kimse bunu istemez ama Murat’ın neler yaşadığını aklınızda canlandıra bileceğinizi düşünüyorum. Murat bu durumda delirmedi ama içindeki sızı hiç geçmedi.

Murat’ın karşı karşıya kaldığı bu durum çok sıkıntılıydı. Askeri iyileştirme merkezine gönderildi. Sık sık oradan yardımlar aldı. İzine çıkarıldı, kendisini toplaması istendi. Bir yada iki ay boyunca uzaklaştı askeriyeden. Sonunda kendisini iyi hissettiğini ve iyileşmesi için işine dönmesi gerektiğini düşünüyordu. Gerçekten de bu durum ona iyi gelmişti. Çalışmak aklıyla baş başa kalmasını engelliyordu.

Murat’ın başındakiler sadece bununla bitmiyordu. Göreve başladığında soruşturmaya alındı. Rojda kod adlı Berfe’yi nereden tanıyordu aralarındaki ilişki neydi. Bu tür birçok soruya maruz kaldı. Her şeyi tek tek anlatmasına rağmen, sorgulama bitmiyordu. Bu nedenle de açığa alınması bekleniyordu. Soruşturma bitene kadar kesinlikle silah taşıması yasaktı. Bölgeden de ayrılmaması tembihlenmişti. Murat sadece şehirde geziyor ve ayrılmıyordu. Mahmut kendisi için şahitlik yapacağını söylemişti ama bu durumdan nasıl sıyrılacağını bilmiyordu. Sevdiği meslekten tamamıyla uzaklaşması söz konusuydu.

Karargâhta süren uzun süreli soruşturma sonrası Mahmut’unda şahitliğiyle temize çıkmıştı. Gerçekten de kendisini öğretmen olarak tanıttığı ve Berfe’yi de herkesin Markette çalışan ve sık sık köyüne gidip gelmeyen bir kız olarak tanıdığı ortaya çıktı. Cep telefon mesajlaşmaları da aralarındaki ilişkide gerçekten kendilerini bu şekilde tanıdıkları ortaya koymuştu. Murat azda olsa sevinçle karşılamıştı görevine dönmeyi. Ama içindeki sevinç çok buruktu. Burada kaldığı sürece aklı hep Berfe’de olacaktı. Zamanı olmamasına rağmen tayin istemişti. Komutanlarının da yazdığı öneri ile tayini çıkmıştı. Doğubayazıt’tan ayrılma zamanı gelmişti. Kahramanmaraş’ta görevine devam edecekti.

Mahmut hayata yeniden bağlanmaya başlamıştı. Görevine tekrar odaklanmıştı. Hayatını yoluna koymaya başlamış ve Maraş’ı da çok sevmişti. Ölümün kıyısından dönen Murat için şuan ki durumu gerçekten mükemmel bir durumdu. Hayatını sonlandırmayı düşünürken şimdi hayatına bağlandı. Ailesiyle de çok fazla vakit geçirmeye başlamıştı. Kendisinin durumunu öğrenmişler ve ona destek oluyorlardı.

Her şey çok iyi gidiyordu. Olayın üzerinden tam tamına beş sene geçmişti. Maraş’tan sonra İzmir’e tayini çıkmıştı. Bu sırada ailesinin bulduğu bir kızla evlenmişti. Kızın adı Ayşe. Evliliklerin üçüncü yılları, İki buçuk yaşlarında birde çocukları var.

Yakın arkadaşlarından birisi olan Mahmut Çanakkale’de görevliydi. Murat’ın İzmir de olduğunu öğrenince ziyaret için yanına geldi. Birbirlerine uzun uzun sarıldılar. Mahmut’a bir minnet borcu vardı ama bu konuyu ikisi de açmak istemiyordu. Sonuçta Ayşe ile evlenmişti ve bu konuları hiç konuşmamıştı. Bunu Mahmut’ta anlıyordu. Sonuçta bir teröriste âşıkmışım diyemeyeceği apaçık ortadaydı. Sohbet sohbeti açtı, birbirlerini o kadar özlemişler ki gözlerindeki sevinç okunabiliyordu.

Ayşe masadan kalmış lavaboya gitmişti. Mahmut hemen konuya girmek peşindeydi. Nasıl unuttun dostum, bu durumu nasıl atlattın, çok zor bir durum değil miydi senin için, gibi ardı ardına sorular soruyordu. Ama Murat hiç kendini bozmuyordu. Sakin kardeşim sakin, unuttuğumu kim söyledi. Berfe benim hayattaki ilk ve tek aşkım olarak kalacak. Ben onu terörist olarak tanımadım ki, ben onu tüm masumluğu ve güzelliğiyle marketteki kız olarak köylü kız olarak tanıdım. O yüzden unutmadım onu. Bu konuyu Ayşe bilmiyor ama açıklamayı da düşünmüyorum. Kadın milleti kıskana bilir dedi. Bu sırada yan tarafta oynayan kızı annesini görünce yanına koşmak için atıldı. Bunu gören Murat arkadaşının gözlerinin içine bakıp göz kırptı ve kızına seslendi;

Berfe koşma kızım düşeceksin.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir