BÖLÜM 3 – ROJDA (YENİ BİR GÜN)

Rojda, güzel bir kız. Bembeyaz teni mükemmele yakın vücut hatları var. Güzelliği uzunca süre başına dert açtı açmaya da devam ediyor. 2013 Yılında on beş yaşında katıldı terör örgütüne. Ne yapacağını bilemez halde sözlü ve fiziki tacizlerden yorgun düşmüş ne yapacağını bilemez haldeydi. Elinden tutulunca doğru adres sanıp katıldı. Belki de katılmazdı önündeki bu engeller olmasa. Liseyi bitirmiş doğru düzgün bir iş sahibi ola bilseydi hiç girmezdi bu örgüte. Bir başınaydı. Hasta annesi ve küçük kardeşleriyle bir başına kalmıştı bu hayatta Rojda. Sevmedi ama katıldığı hayatı. Sevemedi. Ona göre değildi böyle şeyler ama bir vicdan borcu olduğunu düşünüyordu. Önüne fırsat çıkarsa bırakıp kaçmak, uzaklara yerleşmek istiyordu. Ama önce kaçmak için nedenleri olmalı, annesi ve kardeşlerini bir şekilde güvene almalıydı. Kaçtığını öğrendikleri anda öldürüleceklerini biliyordu. Ama zevk almıyor da değildi. Silahla ateş etmek. Uçak kuşa kurşun sıkmak hoşuna gidiyordu. Eğitimler alıyor, kendini geliştiriyordu. Kendini geliştiriyordu derken ilim irfan olarak düşünmeyin, silah ve gerilla konusunda kendini yetiştiriyordu.

Rojda; kurtuluş olarak gördüğü eli tuttuğunda kendisine bu ismi taktı adam. Sen yeni bir güne giriyorsun. Bu yüzde senin adın Rojda demişti. Yeni bir gün anlamına gelen Rojda ismi hoşuna gitmişti. Uzunca süren eğitimler sonrası çok iyi bir keskin nişancı oldu. Atılan madeni parayı havada üç kere vurabiliyordu. Daha fazlada vura bilirdi fakat paranın sıkılacak yeri kalmıyordu. Kanas kullanımında tam bir usta olmuştu.

Hakkında birçok efsane dolaşmaya başlamıştı örgüt içinde. Bu anlattığım madeni para olayı sadece bir tanesi. Güzelliği yayılmıştı bir kere. Anlatılanlara göre kimse bu kadar güzel bir kız görememişti hayatları boyunca. Kim bilir Tanrı oturup özene bözene yaratmıştı Rojda’yı. Bir hikâye var ki dudak uçuklatır cinsten. Kendisini örgüt eğitimleri sırasında birisi sözlü diğeri fiziki taciz eden iki kişiyi aynı anda bir yere çağırıyor, ardından ikisinin de iki bacağının arasındaki tabancalarını kesip atmış. Bu durumu kendisine yediremeyen iki salak gerilla kendilerini öldürüyorlar. Bu efsane nedeniyle hiçbir erkek gözünün ucuyla bile kendisine bakmaya cesaret edemiyordu. Deli cesareti var bu kızda diyordu herkes.

Rojda’nın belirli günler şehirde olmasına karışanda yoktu. Sonuçta kendisinin elinde tutan adam bulundukları gerilla birliğinin başındaki kişiydi. Kendisi izin veriyordu kızımıza. Hatta kendisini görevlendirmiş şehirde bazı günler sivil gibi çalışacak havayı koklayıp gerilla birliğiyle paylaşacaktı.

Haftada belki de ayda 4-5 gün şehirde sivil olarak çalışıyordu. Birliğine bilgileri veriyor ona göre birlik hareket ediyordu. Üç kişilik ağzı durmayan geveze askerler gurubu sayesinde birkaç kere operasyon bilgisini almıştı.

Askeriyede; kendi aranızda bile konuşsanız sivildeyken konuştuklarınıza dikkat edin denir. Ama bu salak asker gurupları yüzünden çok şey yaşanmıştı Ağrı / Doğubayazıt’ta. Otobüste konuşulur mu lan böyle şeyler. Rojda ’da aynen böyle düşünüyordu. Otobüste bunları konuşuyor aptallar diye geçirdi içinden. Ama ona göre iyi ki konuşmuşlardı. Operasyon sırasında pusu kurulmuştu. Ama Türk askeri kayıp vermemiş üstüne üstlük kendileri çok kayıp vermişti. Kendisi o operasyonda olmadığı içindi hep bunlar Rojda ’ya göre.

Şehirde sivil olarak çalıştığı günlerden bir akşamdı. Buz gibi bir hava vardı dışarda. Kendisi üşümüyordu ama bu havada insan donar diyordu. Etraftan geçenleri izliyor geçenleri sayıyordu. Birisi oturmuştu banka. Ardı ardına sigaralar yaktı banka oturan kişi. Sonra başının omzuna düştüğünü gördü. Soğuktan donup öldü mü yoksa diye içinden geçirirken, kıpırdadı yirmi yedinci kişi. Ölmemiş uyumaya dalmıştı. Ama eğer bu soğukta uyumaya devam ederse öle bilirdi. Çalıştığı yerde bulunan battaniyelerden birisini aldı, diğer arkadaşına kendisinin yerine bakmasını istedi ve bankta oturan kişiye doğru ilerledi. Yaklaştı ve uyuyan adama baktı. Ne kadar yakışıklı bir çocuk diye geçirdi içinden. Elindeki battaniyeyi yavaşça üzerine örttü. Biraz daha izlemek istiyordu bu yakışıklı çocuğu. Tam ellerini omzuna koyup battaniyeyi sıkılaştıracaktı ki kalktı adam. Bir anda karşısına geçip sert bir şekilde Rojda ’ya baktı. Göz göze geldiler ve Çocuğun tedirginliği battaniyeyi görünce kayboldu.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir