BÖLÜM 7 – ZEVK

Geldiğimizde olay yeri inceleme çoktan alt kattaki laboratuvarı incelemeye başlamıştı. Derya rapor çıkana kadar gözaltına alınmıştı. Rapor çıktığında poliproplen kovada hem Halil’in hem de Mehmet’in DNA sına rastlanmıştı. Hazırlanan raporda, bu kova içerisinde hidroflorik asit ile ikisinin de eritilerek öldürüldüğü yazıyordu. Bu nedenle de tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi.
Mahkemeye çıktığında bütün suçlamaları ret ederek işlemediğini beyan etti. Israrla inkâr ediyor, yapmadığını söylüyordu. Hâkim duruşmayı erteledi. Nedeni olarak ta, akıl sağlığının yerinde olup olmadığının teşhisi için doktor raporu istemekti. Derya’yı hastaneye kaldırdılar. Hastane raporu geldiğinde, akıl sağlığında her hangi bir sorun olmadığı yazıyordu. Tekrar mahkemeye çıkarılmak için bekliyordu. Ama bu bekleyişin her dakikasında biraz daha tükeniyordu.
Parmaklıkların ardında duralı çok fazla olmamıştı ama kendisini yiyip bitirmişti. Olup biteni anlayamamış, kendisini sorgulamaya başlamıştı. Acaba gerçekten neler yaptığımı bilmiyor ve o cinayetleri ben mi işledim diye düşünüyordu. Kendisiyle ilk defa bu kadar uzun süre baş başa kalıyordu. Hayatını, yaşadıklarını ve yaşayamadıklarını sorguluyordu. Hiçbir sonuca varamamasına rağmen bunları düşünmekten kendini alı koyamıyordu. Dışardan bakıldığında eski günlerindeki güzelliği de kalmamıştı.
Mahkeme günü geldiğinde koridorda beklemeye başladık. Askerler tarafından getirilirken çökmüş bir şekilde yürüyordu. Mahkeme başladığında yine savunmasını tekrarladı. Ben yapmadım diye durmadan üsteledi. Ama ne savcı nede Hâkim oralı olmadı. Ellerinde Detaylı bir şekilde hazırlanmış olay yeri raporu ve akıl sağlığı yerindedir raporu vardı. Suçlamaları bilerek kabul etmiyor diye düşünüyorlardı.
Mahkeme kararı açıklandı. Ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. Askerler, bileklerine kelepçeleri geçirdi, Biz bu sırada dışarı çıktık. Durmuş Baş Komiser çoktan çıkışa doğru yürümeye başlamıştı. Mahkeme salonu kapısından askerlerle beraber çıktığında ağlıyordu. Halen ben öldürmedim diye bağırıyor, kendini paralıyordu.
Ben zevkle onun askerler tarafından götürülüşünü izliyor, kaybettiğim yılların acısını çıkarıyordum. Başarıyla sonuçlanan planlarımla gurur duyuyor, kendimi tebrik ediyordum. Bir anda, Durmuş Baş Komiserin sesiyle kendime geldim. Selin hadisene kızım gidiyoruz diye bağırınca, bende koşar adımlarla mahkeme kapısından çıkıp gittim.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir