BÖLÜM 3

Öğrencilerin sorunlarını dile getirmek için eylem planlıyorduk. Hayri, Özgür, Mine ve ben bu eylem için örgütlenme çalışmaları yürütüyorduk. Diğer öğrenci birlikleri de bizimle bu eyleme katılacaklarını bildirmişlerdi.

 

Özgürü tanıyorsunuz daha önce sizlere yazmıştım. Hayrinin yakın arkadaşlarından birisidir. Tekrar belirtmek isterim ki, hiç biri benim kadar yakın değillerdi Hayriye. Mineyi tanımıyor olabilirsiniz çünkü kendisinden bahsetmedim size. Mine, çok güzel bir kızdı. Bizimle beraber Türkiye Özgürlük Hareketi için çok çalıştı. Bu çalışmalar esnasında Hayri ile yakınlaşmaya başladılar ve gördüğüm en duygusal aşk hikayesiydi ikisinin ki. Aşk hikayelerini uzatıp ta herkesi imrendirmek istemem ama sadece şunu bilmeniz yeterli, Gerçekten Tam Bağımsız Bir Türkiye’de çocuklarını özgürce büyütmek istiyorlar. Bu bilgi bence yeterli olacak diye düşünüyorum.

 

Eylem hazırlıkları bitmiş eylem için yola koyulmuştuk. Çok ses getirecek bir eylem olması için, elimizden ne geliyorsa yaptığımızı düşünüyor, bu nedenle de ayrı bir motivasyonumuz vardı. Güle oynaya, marşlar söyleye söyleye alana geldik. Çok eğleniyor, halaylar çekiyorduk ama bu eğlence bir noktaya kadar sürdü. Polis müdahalesi ile karşılaştık, aynı zamanda diğer köşeden de karşıt görüşlü öğrenciler alana giriş yapıyordu. Aslında, yaptığımız eylem onları da kapsamasına rağmen sırf görüşlerimiz farklı diye bizim karşımızda yer alıyorlardı.Bunu hep oturup düşündük hatta gidip kendileri ile de görüşmek istedik, bizi kapılarından kovdular.

Polis müdahalesi esnasında bir çok yerden silah sesleri geliyordu. Hayri ve ben zorda olsa herkesi yönlendirmeye çalışıyorduk. Silah sesleri kesilmişti, daha doğrusu çığlıklar ve bağrışlar bastırıyordu. Özgür vuruldu, Özgür Yılmaz vuruldu diye sesleri duyduk. Hayri bana baktı, ben Hayriye. Aralardan sıyrılarak Mine çıkıp geldi, hepimiz birbirimize bakmaya başladık. Bir anda Özgür’ün yanına koşmaya başladık. Yanına gittiğimizde Özgür’ün boynundan aşağıya kanlar akıyor, düştüğü yer kan gölüne dönmüştü. Gözlerimiz dolmuştu ama ağlayamıyorduk, neden ağlayamadığımızı bizde anlayamamıştık ama o göz yaşlarımız bir türlü akmak bilmedi. Yanı başında öylece oturup kalmıştık. Bu olayın ardından herkes bir köşe başından kaçıp uzaklaşmıştı. Polisler gelip bizi de uzaklaştırdılar, ardından ambulanslar geldi ve Özgür’ü kaldırdılar. Bize daha sonralarında bildirilen rapora göre, kurşunlar polisler tarafından atılmamıştı. Hayri, Özgür’ün ölümünden sonra uzun süre kendisine gelemedi. Yolunu çizmesine yarayan olaylar silsilesi ardı sıra başlamıştı.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir