BÖLÜM 8 – SONUN BAŞLANGICI

Dağa intikal sırasında en yakınında her zaman Berfe vardı. Hayalinde de olsa hep o vardı yanında. Birde kışladaki en iyi arkadaşı Mahmut uzman. Rütbe olarak Mahmut’tan üst olsa da aralarından su sızmazdı. Berfe ile ilgili durumları da anlatmıştı. Gerçek mesleğini söylemediğini, ne olur ne olmaz diye temkinli davrandığını ama pişman olduğunu, yalan söylememesi gerektiğini anlatıyordu. Mahmut uzman bu konulardan sıkılıyordu, yine de arkadaşını dinliyormuş gibi yapıyordu.

Rojda çoktan yerini almış geçiş yapacak askerleri bekliyordu. Bu sefer başarılı olmaları gerekiyordu eğer olamazlarsa işlerin karışacağını herkes biliyordu. Çok dikkatli davranıyorlardı, çoğu zaman içini alev alev yakan sevgilisini bile unutuyordu. Sevdiği adama mesaj atmak istedi ama ters bir durum olursa kendisini zor duruma sokmak istemedi. Ama dayanamadı. ‘’Özledim galiba sizi sayın öğretmenim’’ diye mesaj yazdı fazla vakit geçmeden cevap geldi ‘’ Bende seni özledim galiba köylü güzelim’’.

Aralarındaki özlem git gide artıyor ama ellerinden hiç bir şey gelmiyordu. Çok nadir olsa da arada mesajlaşıyorlardı. Çok kısa mesajlarla birbirlerini ne kadar özlediklerini belirtmekten başka bir şey değildi bu mesajlar. İki haftadır devam eden bu süreç ne zaman bitecek bilinmiyordu. Ama kıyametin yakında kopacağından herkes emindi.

Alınan istihbarata göre Terör grubu kendilerine asıl eylem alanı için gidişlerinde pusu kuracaklardı. Bu istihbaratı dikkate alarak kendilerini gelecek olan küçük gruba pusu kuracaklardı. Bu işi bitirdiklerinde Doğubayazıt’taki terör gurubundan en ufak bir iz kalmayacaktı. Planlandığı gibi yerlerini almışlardı, teröristlerin yerleşmesi bekleniyordu. Psikopat Muro yerini almış gelecek olanları bekliyor sabırsızlanıyordu.

Rojda ve ekibi ilerliyordu. Sessiz ve sakince. Guruptaki kimseden ses çıkmıyor sadece görevlendirildikleri yeri almak için odaklanmışlardı. Rojda bu işin bir an önce bitmesini ve eski hayatına dönmek istiyordu. Telefonunu kapatmış sadece işine odaklamıştı.

İkisi içinde sonun başlangıcıydı bu. İkisi de birbirinden habersiz bir şekilde aynı yerde bulunuyorlardı. Ölüm gerçektir. Evet, insanlık var olduğu andan itibaren ölüm bir geçekliktir. Ölüm korkusu her şeyi yaptıra bilir insanlara. İnsanın kafasına tutulan bir silah, boğazına dayanan bir bıçak veya ufacık bir tırnak makası bile insanın vücudunda ölümü iliklerine kadar hissetmesini sağlar. Ne isterseniz yaptıra bilirsiniz. İkisi de ölmekten korkmasına rağmen her an ölebilecekleri bir görevde bulunuyorlardı. Rojda tutunduğu elin doğru şeyler yaptığını düşünmesi ile bu ölüm yolculuğuna çıkıyordu. Murat ise içinde beslediği duygular ve görev bilinciyle, halkını koruma isteğiyle ölüm yolculuğundaydı. İkisini ayıran tek bir mertebe vardı. Şehitlik mertebesi. Murat öldüğünde Şehit diye anılacaktı, Rojda ise leş veya pislik diye anılacaktı. Ama ikisinin de arkada bırakacakları bir annesi ve ailesi vardı. İşte bu silah oyununda kaybedenler sadece ölenlerin aileleri oluyor. Terörizmi beslemek yerine insanlık için bir adım atılsa bu kanlı oyunlar hiçbir zaman olmayacak ve hiçbir anne ve aile üzülmeyecek. Ama insanlık para kazandırmıyor, Savaş kazandırıyor. İşte bu savaş alanında ve bu oyun içerisindeki kurbanların ikisi de bizim kahramanlarımızdı. Ama bir farkla Mermilerin Arasında içlerinde yeşil tutmaya çalıştıkları Aşk bahçesi taşıyorlardı. İkisi de sonunda öldürüldüler. İçlerindeki her şeyi kaybederek.

Murat ve ekibi yerleşen terör gurubunu çok dikkatli inceliyorlardı. Emir gelmesi halinde direk operasyona başlayacaklardı. Ama asıl ekibin diğer alandaki faaliyetlerini bitirmelerini bekliyorlardı. Bu bekleyiş bittikten sonra emir geldi.

Ve Sonun Başlangıcına bu dakikalarda girildi.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir