BÖLÜM 4

Amerikan askerlerinin kaçırma eylemini biliyorsunuz. O eylem sırasında gizlendiğimiz yerde yaşayan birisi tarafından polislere ifade verilmiş. ‘’Gözleri kapalı iki kişi arabaya bindirilirken gördüm, Haberlerde gördüğüm iki askere çok benziyorlardı’’ demiş. Biz çıkışta maske takmıştık ama Cevahir evden direk çıkıp gittiği için takmamıştı. Sizinle gelmeyeceğim Başkan maskeye gerek yok, ben buradan eve geçerim diyerek gitmişti. Bu sırada ifade veren kişi tarafından görülmüş olmalı ki polisler Cevahir İnan’ın peşine düşmüştü. Yaklaşık bir – iki haftadır cevahiri göremiyorduk, bize pusula göndermiş ve bu şekilde öğrenmiştik polislerin peşinde olduğunu. Pusulada şunlar yazıyordu;

‘’Hayri başkan, uzunca süredir peşimde iki tip geziniyor. Öncesinde pek önemsememiş, faşistlerdir demiştim ama ben eve girince gittiklerini anladım. Hemen karşı izleme yaparak bir karakola girdiklerini gördüm ve polis olduklarını anladım. Peşimdeler galiba askerlerden dolayı. Ben bu durumu çözene kadar sizin yanınıza gelemeyeceğim.’’

 

Bu pusula bize nasıl Savaştı diye sorarsanız onu da anlatayım size. Bizimle aynı okulda okuyan bir çocuğun babasının kahvehanesi var. Eğer sıkıntılı bir durum olduğunu anladığımızda o kahveye gider, çay içer notu da çaktırmadan adama verip giderdik. O da bizimkilere Savaştırırdı. Cevahirin notuna da bu şekilde Savaştı bize. Bu notu aldıktan üç gün sonra oldu olan.

 

Cevahir takip edildiğini biliyor na göre yaşıyordu. Kendisini takip eden polislerin bir köşeden dönünce hızlanmalarından yakalayacaklarını anlıyor ve koşmaya başlıyor. Apar topar bir apartman içerisine giriyor ve ne yapacağını bilemeden bir evin kapısını çalıyor. Kapıyı genç bir kız açıyor, Cevahirde hemen içeri giriyor. Kızı uyarıyor sana zarar vermeyeceğim ama lütfen sessiz ol, polisler peşimde diyor. Bu şekilde başlıyor rehin alma olayı. Kıza çok iyi davrandığı için kız hiç korkmuyor hatta beraber çay içip televizyon izliyorlar. Daha sonra rehine operasyonu için hazırlıklar başlıyor. Buraya kadar olan her bilgiyi rehine kızdan aldık. Daha sonralarını gazete, dergi, televizyon ve polis tutanaklarından öğrendik.

 

Çatılarda keskin nişancılar, aşağıda bir çok polis bekliyordu. Saatler ilerliyor sabırlar bitiyordu. En sonunda operasyon kararı alınmıştı ama içerdeki rehineyi nasıl kurtaracaklarını düşünüyorlardı. Ya rehineyi öldürürse diye telaşlanıyorlardı ama bilmedikleri bir şey vardı biz katil değildik. Bu arada rehine kızla muhabbet etme, birbirlerini tanıma fırsatı yakaladıkları için iyice ısınıyorlardı. Kızın derslerinden bahsediyorlar okumak istediği Üniversiteyi konuşuyorlardı. Bu sırada gelişmelere bakmak için pencereden bakmak istemiş  Cevahir. Perdeyi açıp baktığı sırada Çatıdaki keskin nişancı Polislerden birisi tetiğe basıyor ve Cevahir’i boyun ve omuzun birleştiği yerden vuruyor. Kanlar içinde düşüyor Cevahir. Anonslar gelir gelmezde kapıyı kırarak içeri giren polisler Cevahiri kurşun yağmuruna tutuyorlar. Vücudundan tam tamına 25 kurşun çıkarıldı. Kanlar içerisinde yatıyordu gözlerimizin önünde Cevahir. Rehine kız çok ağlıyordu,polisler onu sakinleştirmeye çalışıyorlar su veriyorlardı, bizde oradaydık ve olanları izliyorduk. Kıza korkmanıza gerek yok artık kurtuldunuz diyerek telkinlerde bulunuyorlardı ama bir anda kız bağırmaya başladı. Sizden korkuyorum ben sizden, caniler nasıl gözünüzü kırpmadan öldürdünüz anlayamıyorum. Sizden daha iyi davranmıştı o bana pis caniler diyerek ortalığı ayağa kaldırdı. Bütün gazeteciler bunu duymasına rağmen hiç biri bunu basmadılar gazetelerinde. Hiç biri yayımlamadılar televizyon kanallarında. Her gazete ve televizyonda bir cani olarak lanse edildi Cevahir. İşte Hayri’yi değiştiren bir noktada burası oldu.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir