BÖLÜM 2 – BERFE (KAR HANIMI)

Berfe; 1998 yılında yoğun kar yağışı altında doğdu. Kar o kadar çok yağmıştı ki, iki gündür yollar karla kaplanmıştı. Annesinin sancıları sıklaşmış, doğum suyu gelmeye başlamıştı. Evde, küçücük divanda doğurmaktan başka bir çaresi kalmamıştı. Köyün kadınları zar zor doğumu gerçekleştirmişlerdi. Annesi kucağına aldığı anda ağlamaya başlamıştı. İlk çocuklarıydı kızımız. Yarım saat boyunca doğumu beklemişti dışarıda. Bu yarım saatlik süreçte tam on tane sigara sarıp içmişti. Babası kapıda bebeğin ağlama seslerini duyunca koştu odaya. Kızını aldı yavaş yavaş kucağına. Bembeyaz teni boncuk boncuk gözleri vardı. Ne kadar küçücük dedi ve gözlerinden yaşlar damlamaya başladı. Bebeğinin kulağına eğilip ‘’ bembeyaz karların içinde geldin bana, kara gözlerinle, karakaşlarınla, ufacık el ve ayaklarınla girdin dünyama. Sen bu karların hanımısın. Sen Berfe sin. Senin Adın Berfe’’ dedi ve çok sevdiği karısına verdi bebeğini. Kar Hanımı anlamına gelen Berfe ismini koymuştu kızına. Severek evlendiği hatta babası vermemek için çok fazla başlık parası istediği için kaçırmıştı karısını. Aslında kaçırma fikri kendisine ait değil karısına aitti. Kızım annesi kadar güzel olur diye düşünüyor, ya kızımı karımdan çok seversem diye geçiriyordu içinden.

Berfe köy okulunda ilkokulu bitirmiş. Lise için ilçeye gidiyordu. 15 yaşında babasının ölüm haberiyle sarsıldı. Liseyi bırakıp köyüne annesinin yanına döndü. 2 Kardeşi ve annesiyle baş başa kalmıştı. Çok zorluklar çekti. Yiyecek ekmek bulamadılar. Teyzesinin kocası yardım ediyor fakat tacizlerine maruz kalıyordu. En sonunda canına tak etmişti ve eniştesine bıçak çekti. O günden beri eniştesi de yardım etmez oldu. Açlıktan ölüme yürürlerken kısa boylu bir adam tarafından yardım edilmeye başlandı. Annesi ve kardeşleri ile beraber şehre yerleştirildi. Daha sonraları bir markette kasiyerlik yaparak hayatını kazanmaya başladı.

Dört senedir şehirde yaşıyordu. On Dokuz yaşında güzeller güzel bir kız olmuştu artık. Evlenmeyi düşünmüyor, hayallerini gerçekleştirmek istiyordu.

Çalıştığı markette devamlı olarak çalışmıyordu. Marketin ihtiyacı olduğu günler arayıp çağırıyorlardı. Diğer günlerde annesine ve kardeşlerine bakıyordu. Azda olsa para kazanıyor, ailesine yetiyordu. Deli dolu, yüzünde gülümseme eksik olmayan şirin mi şirin bir kızdı. Çevresindeki herkese sevdirmişti kendisini. Öyle hayat dolu bir kızdı ki ağladığını mızmızlandığını kimse görmemişti.

Yine çalıştığı bir akşamdı, hava çok soğuktu. Marketten dışarı nasıl çıkacağını, eve gidene kadar donup donmayacağını düşünüyordu. Ama alışıktı Berfe bu havalara, kolay kolay yıkılmazdı bu havalarda. Boşunaydı yani aklındaki düşünceler. Marketten dışarıyı izliyordu devamlı. Parkta gezenleri izliyor kaç kişi geçti diye sayıyordu. Yirmi yedi dedi içinden. Geçen Yirmi yedinci kişiydi. Yirmi yedinci kişi parktan geçip gitmemiş oturmuştu. Uzunca süre oturdu, ardı ardına sigaralar yaktı yirmi yedinci kişi. Sonra başının omzuna düştüğünü gördü. Soğuktan donup öldü mü yoksa diye içinden geçirirken, kıpırdadı yirmi yedinci kişi. Ölmemiş uyumaya dalmıştı. Ama eğer bu soğukta uyumaya devam ederse öle bilirdi. Markette bulunan battaniyelerden birisini aldı, marketteki diğer arkadaşına kasaya göz kulak olmasını söyledi ve parka doğru ilerledi. Yaklaştı ve uyuyan adama baktı. Ne kadar yakışıklı bir çocuk diye geçirdi içinden. Elindeki battaniyeyi yavaşça üzerine örttü. Biraz daha izlemek istiyordu bu yakışıklı çocuğu. Tam ellerini omzuna koyup battaniyeyi sıkılaştıracaktı ki kalktı adam. Bir anda karşısına geçip sert bir şekilde Berfe ’ye baktı. Göz göze geldiler ve Çocuğun tedirginliği battaniyeyi görünce kayboldu.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir